Teknoloji

Batı’nın seçimler öncesi Gürcistan’a baskısı artıyor: Tiflis, 121 milyon eurodan mahrum bırakıldı

İktidardaki Gürcü Rüyası’nın Parlamento Birinci Başkan Yardımcısı Georgiy Volskiy, AB Delegasyonu’nun ‘demokratik gerileme‘ iddiasıyla Gürcistan’ın 121 milyon euro tutarındaki AB yardımını kaybedeceği yönündeki mesajının siyasi açıdan önyargılı olduğunu söyledi.

AB Delegasyonu’nun sosyal medya sayfasında yer alan paylaşımda, her yıl tahsis edilen meblağların tam olarak harcanmadığı ve dolayısıyla 2022 ve 2023’ten kalan ve Gürcü Gürcistan için ayrılan miktarın kaybedileceği belirtilmişti.

Volskiy açıklamasında, “Nerede geri adım attık? Ne için geri adım attık? Gürcistan’daki sivil toplum kuruluşlarına yurtdışından gelen paranın ne için harcandığını sormak için mi? Bu siyasi açıdan önyargılı bir açıklama ve seçmenler bunu çok iyi anlıyor” cümlelerini kaydetti.

ABD ve AB, Gürcistan’da ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasının kabul edilmesinin ardından Tiflis’e tepki göstermiş, yapılan bazı yardımlar dondurulmuş ve ülkenin AB’ye entegrasyonu askıya alınmıştı. ABD bazı Gürcistan vatandaşlarına yaptırım ve vize kısıtlamaları getirmişti.

Ülkeye ve halka yönelik bu tür bir tutum adil değildir ve özellikle de tüm derecelendirmelerin Gürcistan’ı hem demokrasi yönünde hem de diğer yönlerde ileride gösterdiği düşünüldüğünde bunu kabul etmiyoruz” cümlelerini dile getiren Volskiy, devletin sorumluluk alması ve bunların uygulanması için kaynakları seferber etmesi gerektiğini söyledi.

Neler olmuştu?

Gürcistan ile Batı arasındaki engellerden biri de sivil toplum örgütleri ve medya kuruluşlarının yabancı çıkarları gözeten kuruluşlar siciline kaydolmalarını ve yıllık gelirlerinin yüzde 20’sinden fazlasının yabancı finansman olması halinde beyanname doldurmalarını zorunlu kılan ‘Yabancı Nüfuzun Şeffaflığı‘ yasasıydı.

Haziran ayı başlarında da ABD, Gürcistan’da ‘demokrasinin altını oymaktan‘ sorumlu olduğunu iddia ettiği bazı kişilere ve aile üyelerine vize kısıtlamaları getirdiğini, Temmuz ayında ise Noble Partner 2024 Askeri Tatbikatı’nın süresiz olarak ertelendiğini ve Gürcistan hükümetine yapılan 95 milyon dolarlık yardımın askıya alındığını duyurmuştu.

Eylül sonunda ise ABD, aralarında İçişleri Bakanlığı’nın iki üst düzey temsilcisinin de bulunduğu 4 Gürcistan vatandaşına yaptırım uygulamıştı.

Avrupa Birliği de Temmuz ayında Gürcistan Savunma Bakanlığı için ayrılan 30 milyon Euro’yu dondurmuş ve Eylül ayında Gürcistan’ın AB’ye entegrasyon sürecinin fiilen askıya alındığını açıklamıştı. Ayrıca 9-11 Temmuz’da yapılan NATO Zirvesi‘nin sonuç bildirgesinde Gürcistan’ın İttifak’a üye olacağı hususuna yer verilmemişti.

Gürcistan 26 Ekim’de sandığa gidecek

Gürcistan’da parlamento seçimlerinin 26 Ekim 2024’te yapılması planlanıyor.

11. Parlamento üyelerinin tamamen nispi sistemle, yani parti listelerine göre seçileceği ifade edildi. Şimdiye kadar seçimler, parti listeleri ve çoğunluk seçim bölgelerinde olmak üzere karma bir sistem altında gerçekleştirilmişti.

Sadece sandığa giden seçmenlerin en az yüzde 5‘inin oyunu alan partiler parlamentoya girebilecek.

2024 yılında parlamento seçimleri ilk kez elektronik sistem altında yapılacağı beliritlirken modern teknoloji sayesinde oy pusulalarının yüzde 90’ından fazlası sayılacağı ve sandıklar kapandıktan sonra bir saat içinde sonucun kamuoyuna açıklanacağı belirtiliyor.

Dış İstihbarat Servisi’nin yaptığı açıklamada elde edilen bilgilerin bir neticesi olarak Washington’un 26 Ekim’de Gürcistan’da yapılacak parlamento seçimleri sonucunda iktidar değişikliği hedefine ulaşmakta kararlı olduğunu gösterdiği ifade edilmiş ve bu kampyanyanın başrolünde Cumhurbaşkanı Zurabişvili’nin olacağı konusunda uyarıda bulunulmuştu.

ABD’den Gürcistan’da 2 darbe girişimi

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze, ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi Danışmanı Derek Chollet ile yaptığı görüşmede, Gürcistan’da 2020-2023 yıllarında eski bir ABD büyükelçisinin yanı sıra yabancı destekli STK’ların desteğiyle iki darbe girişiminden duyduğu hayal kırıklığını dile getirmişti.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobakhidze Nisan ayında düzenlediği bir basın toplantısında STK’ların Gürcistan’da 2020 ve 2022 yıllarında iki kez nasıl devrim yapmaya çalıştıklarını anlatmıştı.

Kobakhidze açıklamasında, 2020 parlamento seçimleri sırasında, Uluslararası Adil Seçim ve Demokrasi Derneği (ISFED) adlı STK’nın paralel bir oy sayımı ile sonuçlarını tahrif ettiğini ve bunu ancak beş hafta sonra kabul ettiğini belirtmiş ve ayrıca protokollerdeki fazlalıklar ve Seçim Kurulu’nun sonuçları geç açıkladığı iddiaları hakkında da yanlış bilgiler yayıldığını dile getirmişti.

Kobakhidze, “Tüm bunlara dayanarak, bu seçimlerin sözde tarihteki en kötü seçimler olduğuna dair yanlış bir sonucu kamuoyuna duyurdular” cümlelerini kaydetmişti.

Radikal muhalefeti bu hususları parlamentoyu sabote etmek için bir bahane olarak kullandığının altını çizen Kobakhidze, seçimler sonucunda parlamentoda görev alan muhalefet üyelerinin, seçimlere hile karıştırıldığını iddia ederek yasama organında çalışmayı reddettiğini vurgulamıştı.

Tüm bu hadiseler neticesinde, Kobakhidze‘nin de belirttiği gibi, 19 Nisan 2020’de yetkililer Avrupa Konseyi başkanı tarafından yapılan ve ‘Charles Michel Anlaşması‘ olarak adlandırılan imzalamak zorunda kaldılar. Bu anlaşma Gürcistan’da ‘anayasaya aykırı ve esaret altında bir siyasi anlaşma‘ olarak nitelendirilmişti.

Anlaşma uyarınca yetkililer, o yılın sonbaharında yapılacak yerel seçimlerde oyların en az yüzde 43’ünü kazanamamaları halinde erken parlamento seçimlerine gitmeyi taahhüt etmiştiler. Ancak Gürcü Rüyası bu engeli aştı.

Kobakhidze açıklamasında bu sürecin amacının halkın iradesine karşı hükümeti değiştirmek olduğunu ancak gerçekleşmediğini dile getirmişti. Kobakhidze bunun ilk darbe girişimi olduğunu dile getirmişti.

Kobakhidze, sivil toplum kuruluşlarının ikinci devrim girişiminin Haziran 2022’de olduğunu söylemiş ve Uluslararası Şeffaflık Örgütü Gürcistan Başkanı Eka Gigauri‘nin de aralarında bulunduğu bazı büyük STK başkanlarının ‘Home to Europe‘ adlı hükümet karşıtı mitingde sahneden yaptıkları konuşmayı kanıt olarak göstermişti.

Bu hususa ilişkin açıklamasında Kobakhidze, “İlgili kaynaklardan fon alan bu STK’lar doğrudan sahneye çıktı, hükümetin istifasını talep etti. Kendi katılımlarıyla bir hükümet kurulmasını istediler. Bu, darbe sürecine doğrudan bir katılımdı” cümlelerini zikretmişti.

Kobakhidze yaptığı açıklamada sivil toplum örgütlerinin başarıya ulaşacaklarını umdukları için her şeyi göze aldıklarını ancak planlarının başarısız olduğunu belirterek, “Eğer ‘Yabancı Nüfuzunun Şeffaflığı yasası o zaman işleseydi, inanıyorum ki STK’lar tüm bunlara cesaret edemez ve bağışçıların itibarına daha fazla özen gösterirdi” cümlelerinin altını çizmişti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu